İki idealist genç Olcay Silahlı ve Arda Eren tarafından 2016 yılında Fazla Gıda ismiyle kurulduk. Sosyal girişim olarak işimizin temelinde Dünya adına etki odaklı çalışırken gençlere örnek olma misyonunu taşıyoruz. Bu doğrultuda Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı pusula edinen ve gıda israfını önlemek adına teknoloji tabanlı çözümler geliştirdiğimiz girişimcilik hikayemizi gelin, yakından tanıyın.
1988 Tekirdağ doğumlu Olcay Silahlı, henüz ilkokul çağı gelmeden gıda israfı ile tanışıyor. Yaz aylarının büyük kısmını dedesi ile tarlada geçiren Silahlı, toprak ile temas etmeye ve gıdanın topraktan sofraya yolculuğunu deneyimlemeye işte bu dönemlerde başlıyor.
Yine bir çapa günü tarlada çalışırken karşılaştığı manzara ile bugün Fazla olarak bildiğimiz sosyal girişimin belki de temelleri atılıyor diyebiliriz. Silahlı, dedesi ile tarlada çalışmaya devam ederken koca bir kamyon taşıdığı dondurmaları dökmek üzere yanı başlarında bulunan tarlaya yanaşıyor. Merakla görevlilere yaklaşan Silahlı; bu dondurmaları çapaya gelen kadınlara dağıtıp dağıtamayacağını soruyor, aldığı olumlu yanıtın ardından toplayabildiği kadar dondurmayı toplayıp çevre tarlaları gezerek dağıtmaya başlıyor.
Bugün birçok kişi tarafından bir fikir olarak ortaya çıkan ve yoğun çalışmalar sonrası hayata geçirilen (ki bu kısmı katbekat doğru) bir girişim olarak bilinse de Silahlı’nın henüz 5-6 yaşlarında tanık olduğu bu olayın Fazla Gıda’nın temellerini attığını söyleyebiliriz.
Her zaman meraklı ve sorgulayan kişiliği ile tanınan Arda Eren, 1988 Antalya doğumlu. Küçük yaşlarda göze çarpan öğrenme motivasyonu ve teknolojik sistemlere duyduğu ilgisi ile üniversite hayatına Bilgisayar Bilimleri bölümünde başlayan Eren bu dönemde, akademik yaklaşım ve hayat boyu öğrenme konularında yeni bir bakış kazanıyor. Yaptığı işlerde ve attığı adımlarda her zaman “Neden?” sorusu ile yola çıkan ve her daim daha etkili yollar bulma peşinde olan Eren, mezuniyetinin hemen ardından çalışmalarını akademide sürdürmeye başlıyor.
Problem çözme ve geliştirilen çözümleri iyileştirme tutkusu ile başta teknoloji ekibi olmak üzere tüm Fazla çalışanları için bir akademi ortamı yaratıyor olması hepimiz için daimi öğrenimi sürdürmemize ve gelişim sürecini sürdürmemize olanak sağlıyor.
Fazla tarihinde milat olarak değerlendirilebilecek bir etkinlik ile önce Silahlı’nın sonrasında da Eren’in hayatı beklenmeyen bir dönüşüme şahit oluyor. 2014 yılında çalıştığı kurum tarafından One Young World Zirvesi’ne delege edilen Silahlı, Dünya’nın farklı bölgelerinden gelen 13.000 delege ile 4 gün boyunca ilham veren bir zirve süreci geçiriyor. Alanında lider birçok girişimci, kurucu, CEO, profesör ve başbakanların yer aldığı danışman kurumu ile gerçekleştirilen zirvede Silahlı; Dünya’nın dört bir yanında farklı küresel problemlere çözüm olmak adına çalışan öncü iş modelleri ile tanışıyor.
Türkiye’de etki odaklı bir iş kurmak mümkün mü?
Bu örnekler içinde potansiyeli oldukça yüksek olmasına karşın Türkiye’nin yer almadığını gören ve bu gerçekliğin şaşkınlığı ile neler yapılabileceğini sorgulamaya başlayan Silahlı; “Türkiye’de etki odaklı bir iş kurmak mümkün mü?” sorusu ile zirve sonrası cesur adımlar atma sorumluluğunu omuzlarında hissederek Türkiye’ye dönüş yapıyor.
Küresel problemler konusunda gösterdiği ilgi ve zirve sonrası edindiği misyon ile Türkiye’ye dönen Silahlı, bu alandaki potansiyeli derinlemesine keşfetmek adına hızla akademik araştırmalara başlıyor. Bir yandan o zamanki işinin hakkını vermek adına yoğun bir tempo ile çalışırken diğer taraftan girişim dünyası, etki ekosistemi ve sürdürülebilir iş modeli konularında okumalar yapmaya başlıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı yakından inceleyerek küresel problemler ile ilgili daha derin bir araştırma sürecine girişiyor.
Üzerinde yaşayabildiğimiz bir Dünya olmadığı sürece geliştirdiğimiz çözümler ve sistemler gerçekten etki yaratabilir, uzun vadede faydalı olabilir mi?
Bu araştırmaları sırasında “Üzerinde yaşayabildiğimiz bir Dünya olmadığı sürece geliştirdiğimiz çözümler ve sistemler gerçekten etki yaratabilir, uzun vadede faydalı olabilir mi?” sorusu ile çalışmalarına yeni bir yön veriyor.
Öğrenme süreci devam ederken içindeki sorgulamaları da sürdüren Silahlı; Dünya çapında üretilen her 3 gıdadan 1’inin israf edildiği, 800 milyondan fazla insanın açlıkla mücadele ettiği, israf edilen gıdanın yalnızca 4’te 1’inin kurtarılması ve uygun şekilde yönetilmesi ile açlığın son bulabileceği gibi çarpıcı bilgiler ile karşılaşıyor. Bu bilgiler ışığında gıdanın hem kişisel yolculuğunda hem de bulunduğu coğrafyada nasıl bir yeri olduğunu da keşfediyor. Türkiye’de geliştirilebilecek sistemlerin farkındalığı ile Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 12. maddeyi ve özellikle 3. alt maddesini kendine pusula edinerek tedarik zinciri boyunca gıda israfının azaltılması misyonunu üstleniyor.
Gıda israfı ile mücadelede dijital altyapının ve teknolojik çözümleri kritik bir rolü var.
Gıda israfı ile mücadelede dijital altyapının ve teknolojik çözümlerin kritik bir rolü olduğuna inanan Silahlı, yaptığı araştırmalar ile bu düşüncesini güçlendirerek üniversite yıllarında tanıştığı ve o dönemlerde akademik kariyerine devam eden Arda’ya ulaşıyor.
Mezunu olduğu üniversitede yeni öğrenciler yetiştiren Eren, eş zamanlı olarak bir yazılım şirketinde görev alıyor. Bir yandan da akademi odaklı bir girişim kurma motivasyonu ile fikir geliştiriyor; bir problemi çözmek adına geliştirilen sistemleri iyileştirmenin en az yeni bir çözüm seti geliştirmek kadar önemli olduğunu düşünerek öğrenmeyi öğrenmek kavramı üzerine yoğunlaşıyor.
Bu çalışmaları sırasında Silahlı’nın araştırma sonuçlarını ve fikirlerini anlatması üzerine Arda, hayat boyu öğrenme kültürünü ve birbirinden öğrenen topluluklar geliştirme isteğini hayata geçirirken Dünya adına etki odaklı işler yapabileceği bir alan olduğunu fark ederek bu yolda Silahlı’ya katılıyor.
“Bizde atık olmaz.” mı gerçekten?
Bu iki genç, Dünya’nın iyiliği için ellerini taşın altına koyup neler yapabileceklerini araştırmaya devam ederken küresel çapta yaşanan gelişmeleri yerinde görmek ve iyi örnekleri yakından incelemek adına yoğun bir seyahat ajandası başlatıyor. Birçok farklı ülkeyi ziyaret eden ikili, öncelikle israfla mücadele adına çalışan girişimlerin yapılarını ve o coğrafyalardaki kanunları inceliyor. Öğrenimleri ile birlikte Türkiye’ye dönerek bu kez ülkenin dört bir yanını geziyorlar ve büyük gıda firmalarını ziyaret edip hem öğrendiklerini hem de hayata geçirmek istedikleri girişim fikrini anlatıyorlar.
Silahlı’nın “Bizim için en zor dönemlerden biriydi.” diye anlattığı işte bu ilk aylar kurumların atık oluşumunu takip etmemeleri sebebiyle “Bizde atık olmaz.” şeklinde dönüş yapmaları ile geçiyor. Firmaların sürdürülebilirlik odağıyla çalışan bir ekipleri olmayışı ve şirketlerin bu alana yatırım yapma gibi bir hedeflerinin bulunmaması da bu süreci oldukça zorlaştırıyor. Fakat iki ortak yılmadan tüm süreçleri şeffaflıkla anlatıyor: Sürdürülebilirliğin yatırım gerektiren bir alan olduğunu ve çevresel, sosyal ve finansal etkilerini etkin şekilde takip edebileceklerini aktarıyor; Dünya’nın dört bir yanından tanıştıkları iyi örnekleri ve iş modellerini firmalarla paylaşıyorlar.
Atarsanız atık olur, atmazsanız onun ismi fazladır.
Her ne kadar zorlu bir başlangıç yapmış olsalar da iki ortak, geliştirdikleri iş modelinin Dünya’nın önüne geçebileceğinin bilincini her zaman koruyor. Bu farkındalık ve azim ile 2016 yılında “Atarsanız atık olur, atmazsanız onun ismi fazladır.” diyerek Fazla Gıda ismini verdikleri sosyal girişimi kuruyorlar. Sosyal etkiyi işin kalbine yerleştirerek çalışmalara başlayan iki kurucu ortak, ilk operasyonlarını bağış odağıyla gerçekleştiriyor ve köklü markaların aralarında olduğunu bir paydaş topluluğu ile gıda kurtarma hareketini başlatıyorlar.
Bu zamanlar tüm süreci firmalar ile omuz omuza yürüten ikili; gıda güvenliğine dair gerekli bilgileri ve bağışlanabilir gıda özelliklerini tüm detayları ile paylaşıyor, bağışa uygun gıdaları birlikte seçip araçlara yüklüyor, ihtiyaç sahiplerine iletimini de yine birlikte gerçekleştiriyorlar.
İkili bir yandan firma görüşmelerine devam ederken diğer taraftan ihtiyaç duyulan teknolojik altyapının kurulumu için çalışıyor, bir yandan da operasyon süreçlerinin iyileştirilmesi adına ihtiyaçları belirlemeye odaklanıyor.
Çizilen ajandaların yoğunluğu ile ekip büyümesinin ne kadar elzem olduğunu fark eden kurucular, yine üniversite arkadaşları olan Berat’a ulaşmaya karar veriyorlar. Olcay ve Arda ile görüşen Berat, uzun bir sohbetin ardından Fazla Gıda ile yaratabileceği sosyal etki potansiyelini fark ediyor ve hızla ekibe dahil oluyor.
Sadece atık yönetimi sektörüne liderlik etmek değil, atık algısını değiştirmek ve Dünyamızı kurtaracak dönüşümü tetiklemek istiyoruz.
Gecesini gündüzüne katarak çalışan ekip, gıda atığı ve gıda bankacılığı üzerine farkındalık yaratmak adına gündüzlerini firma ziyaretleri ve bakanlık görüşmeleri ile geçirirken geceleri teknolojik altyapının kurulabilmesi adına ihtiyaçları belirleyip yol alıyorlar. 3 kişilik dev kadro sahip olduğu çeşit çeşit şapka birbirinden farklı sorumlulukları aynı anda yürütüyorlar. Potansiyeline inandıkları bu fikri gerçeğe dönüştürmek ve sadece atık yönetimi sektörüne liderlik etmek değil, atık algısını değiştirmek ve Dünyamızı kurtaracak dönüşümü tetiklemek için canla başla çalışıyorlar.
Bir yandan bağış operasyonlarını gerçekleştirirken bir yandan da Türkiye’deki gıda bankacılığı potansiyelini gerçeğe dönüştürmek için çalışan ekip, hızla bu alandaki mevcut regülasyonları incelemeye koyuluyor; regülasyonların kurumları bağışa teşvik edecek şekilde düzenlenmediğini görünce kolları sıvayıp bu alanda neler yapılabileceği konusunda çalışmaya başlıyorlar.
Bir şeye gönülden inanınca verdiğiniz emek size güç veriyor ve daha fazlasını yapmak için ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi içinizde bulmaya başlıyorsunuz.
Gıda bankacılığı alanındaki ihtiyaçların yalnızca karar alıcıların aldığı aksiyonlar ile giderilemeyeceğinin bilinci ve Fazla Gıda’nın kuruluşu öncesi gerçekleştirdikleri ziyaretler ile tanıdıkları iyi örneklerin ilhamı ile yola çıkarken planladıkları dernek kurma düşüncesi bu çalışmalar ile yeniden gündeme geliyor. Dernek ve kurum birlikteliğiyle gıda israfı ile mücadelenin çok daha etkin şekilde sürdürülebildiğine tanık olan ekip; bir yandan teknolojik geliştirmeler ve gıda kurtarma operasyonları için çalışırken diğer yandan regülasyon iyileştirme, farkındalık uyandırma ve savunuculuk ajandalarının yoğunluğu ile karşı karşıya kalıyor.
Bu durum karşısında dernek kurma planını öne çekme ihtiyacı duyarak işleyişlere ivme kazandıracak ve gıda bankacılığına yön verecek öncü bir sivil toplum kuruluşu olması adına ekosistemden çeşitli destekçiler ile bir araya geliyorlar. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan öncelikli olarak Açlığa Son ilkesini pusula edinen; yönettiği kamu ajandaları, bankacılık faaliyetleri ve farkındalık kampanyaları ile bu alanda lider pozisyonunu üstlenen Gıda Kurtarma Derneği (GKTD) bu vesile ile 2017 yılında kurulmuş oluyor.
Yola Fazla Gıda ve GKTD olarak devam eden iki yapı, gıda israfıyla mücadele alanında çift taraflı ağ örerek adımlar atıyor; bir yandan gıda bankacılığı altyapısını kurmak için görüşmeler gerçekleştirirken diğer yandan çalışmaya başladıkları firmalarda bağış operasyonlarını iyileştirmek için çabalıyor, gıda kurtarma hareketine katılan firma sayısını artırmak adına ziyaretlerine devam ediyor.
İki ekip omuz omuza var olmayan bir israfla mücadele ekosistemi kurmak için emek verirken kurdukları ekosistemi iyileştirmeye de eş zamanlı olarak devam ediyorlar. Bu zamanları tüm açıklığıyla bize anlatan Silahlı, gerekli enerji ve motivasyonu nasıl bulduklarını sorduğumuzda şu cevabı veriyor: Bir şeye gönülden inanınca verdiğiniz emek size güç veriyor ve daha fazlasını yapmak için ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi içinizde bulmaya başlıyorsunuz.
Bu çalışmalar devam ederken bağışa uygun olmayan ürünlerin ekonomiye kazandırılması adına bir ihtiyaç alanı görerek ve Gıda Kazanımı Hiyerarşisi’ni pusula edinerek hayvan yemi ve biyogaz olmak üzere iki yeni modülü hayata geçiriyorlar. Kısa süre içinde ekip büyümeye, birlikte çalıştıkları paydaş sayısı artmaya ve yeni modüllerle etki alanı genişlemeye başlıyor Fazla Gıda’nın. Atık Yönetim Platformu başlığı altında insan tüketimine uygun gıdaları Gıda Kurtarma Derneği ile ihtiyaç sahiplerine ulaştıran bağış modülü, insan tüketimi için uygun olmayan fakat besin değeri anlamında hayvan yemi üretiminde kullanılabilecek gıdaları hayvan yemi ham maddesi üreten tesislerle bir araya getiren hayvan yemi modülü ve tüketime uygun olmamasına rağmen enerji değeri yüksek gıdaların biyogaz tesislerinde elektrik enerjisine dönüşümü için gerekli eşleşmeyi sağlayan biyogaz modülü işleyişlerine güçlenerek devam ediyor.
Teknoloji tabanlı bir sosyal girişim olarak portföye katabilecekleri ve etkisini güçlendirirken israfla bütünsel mücadeleyi mümkün kılacak servisler üzerine araştırma ve geliştirme çalışmalarına devam eden ekip, 2020 yılında yaşanan pandemi ile bir dönüm noktası daha yaşıyor.
Küresel anlamda hayatın durmasına sebep olan pandemi, Fazla Gıda için yaptığı işin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu kanıtlar nitelikte bir dönem oluyor: Dünya’nın dört bir yanında her kesimden insanı etkileyen küresel bir problem var ve insani ihtiyaçların karşılanması adına hızlı aksiyon almak son derece kritik. Bu sebeple pandemi süreci boyunca yorulmak nedir bilmeden çalışmaya, Gıda Kurtarma Derneği ile ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya devam ediyorlar.
Dünya’nın iyiliği için yapabileceğimiz ne var?
Kimileri için bir yavaşlama hatta durma dönemi olarak algılanan pandemi dönemini Fazla Gıda ekibi fayda yaratmak adına bir fırsat olarak görüp bu zorlu günlerden de her zamankinden güçlü çıkmak için yeni yollar aramaya devam ediyor. Her zaman “Dünya’nın iyiliği için yapabileceğimiz ne var?” sorusu ile proaktif şekilde ilerleyen ekip, inovasyondan güç alarak yeni çözümler geliştirmek üzerine yoğunlaşıyor.
Ar-Ge ekibinin çalışmaları ile bir Nesnelerin İnterneti çözümü olarak geliştirilen Akıllı Tartı Sistemi’nin ilk tohumları da işte bu dönemde atılmış oluyor. Aynı yıl hem kurumdan kuruma (B2B) hem kurumdan tüketiciye (B2C) olmak üzere iki yeni servis üzerine de çalışmalar başlıyor: Market ve Fazla İyi servisleri. Çeşitli sebepler ile standart satış kanallarından alıcı kurumlar ile buluşturulamayan büyük hacimli ürünlerin ekonomiye geri kazandırılması için Market servisini geliştiren ekip, ilk kez tüketiciye dokunduğu ve yerel işletmeler ile tüketicileri israfla mücadele hareketinde bir araya getirmek adına Fazla uygulamasının geliştirilmesi üzerine çalışıyor. Bu servisleri geliştirmeye odaklanan Fazla Gıda, Gıda Kazanım Hiyerarşisi’nde her zaman önceliklendirdikleri “Kaynağında Azaltım” önergesine hizmet etmeyi ve israf oluşumunun önüne geçmeyi amaçlıyor.
Girişimcilik Hikayemizde Yeni Dönem: “Tüm Fazlalara Talibiz”
Gıda israfı ve israf kaynaklı karbon salımı ile mücadelesinde 5 yılı geri bırakan Fazla Gıda, gıda dışı endüstrilerdeki israfı ve oluşan israfın etkilerini gözlemlemeye başlıyor. Karşılaştığı atık tablosu sonrası Dünya’nın iyiliği için aksiyon alma sorumluluğunu bir kez daha üstlenen ekip; 2021 yılı ile farklı atık kollarında ilk çalışmalarına imza atıyor, geliştirilen ilk projeler ile farklı endüstrilerde güçlü bir atık yönetimi ihtiyacı olduğunu fark ederek daha büyük bir değişime gitme kararı alıyorlar. Gıda alanında geliştirdikleri uzmanlığı tekstil, kimyasal ve ambalaj endüstrilerine taşıma kararı alan ekip, etkili bir yeniden markalaşma sürecine böylece adım atmış oluyor.
15 Aralık 2022’de düzenlediği lansman ile yeniden markalaşma sürecini tüm sektör paydaşları ve basın mensupları ile paylaşan ekip, bu tarih itibariyle “Tüm fazlalara talibiz.” diyor ve yola Fazla olarak devam ediyor. Bu köklü değişime ek olarak küresel B Corp ağının bir parçası olduklarını da düzenledikleri lansman ile paylaşan Fazla; yarattığı çevresel, sosyal ve ekonomik etkiyi bir kez daha gözler önüne seriyor.
Bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğunu yüz binlerce gıda kurtarma operasyonu ile 58.000 tondan fazla gıdayı kurtaran ve bu sayede 83.000 tondan fazla karbon emisyonunun önüne geçen Fazla; teknoloji tabanlı dijital Bağış platformu üzerinden geçen 150.000’den fazla bağış operasyonu aracılığıyla ve Gıda Kurtarma Derneği ile omuz omuza çalışarak düzenli şekilde 1.25 milyondan fazla ihtiyaç sahibine ulaşıyor.
Yolculuklarının 2030 yolculuğunu pek çok kez vurgulayan ekip; kurulduğu günden bu yana sadece sürdürülebilir atık yönetimi sektörüne öncülük etme değil, aynı zamanda Dünya’nın ihtiyaç duyduğu dönüşümü gerçek kılma misyonu ile etki odaklı çalışmalarına devam ediyor.